Van’da, 1988 yılında Irak Baas Rejimi tarafından Kürtlere karşı geliştirilen ve asrın en büyük katliamlarından olan Halepçe Katliamı Van Demokrasi Platformu tarafından kınandı. Yapılan açıklamada hükümet ve TBMM’ye de çağrıda bulunularak, “Halepçe katliamını bir jenosit olarak tanı” denildi.

AJANS65 TV - Düzenlenen basın açıklamasına Dem Parti il ve ilçe yöneticilerinin yarısıra, Dem Parti Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Neslihan Şedal, Dem Parti İpekyolu Belediyesi Eşbaşkan adayı Canan Uzunay ve Dem Parti Tuşba Belediye Eşbaşkan adayı Ümit Keser ile katılımcı kurumların yönetici ve üyeleri katıldı.

Van Demokrasi Platformu öncülüğünde, 1988 yılında Saddam Hüseyin liderliğindeki Baas Rejimi tarafından Halepçe’de gerçekleştirilen katliam kınandı. Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Aydın Perihan AVM önünde düzenlenen basın açıklamasında, Van Demokrasi Platformu dönem sözcüsü Tümbel Sen’den Ekrem Pala okudu.

Yaptığı açıklamada Pala, 16 Mart 1988 tarihinde Kürtlere karşı tarihin tanık olduğu en ağır ve en utanç verici insanlık suçlarından birinin işlendiğini hatırlatarak, “Irkçı Baas Rejimi güçlerince Güney Kürdistan’ın Halep’çe şehrinde kimyasal silahlarla Kürt halkı soykırıma tabi tutuldu” dedi.

Pala şu ifadeleri kullandı:

“‘Enfal Harekâtı’ adıyla başlatılan;  Kürtlere karşı işkence, idam, köylerin yıkılarak boşaltılması ve talan edilmesi ile devam eden harekât 1988 yılında bir insanlık suçu olan soykırım ile en üst seviyesine ulaşmıştır. Yeniden doğuşun  ve özgürlüğün habercisi olan Newroz’a günler kala Halepçe semalarına ölüm bulutları çökmüştü. Bir bahar sabahı kimyasal silahlarla çoğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan tümüyle sivil, beş binden fazla insan katledildi, yedi binden fazla insan kalıcı şekilde sakat kaldı. Enfal Harekâtı süresince, 1986-1989 yılları arasında 150.000’den fazla Kürt katledildi.”

‘HALEPÇE KATLİAMI, SOYKIRIMIN TÜM UNSURLARINI TAŞIYOR’  

Halepçe’de kimyasal silahlarla  Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen eylemler soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturduğuna dikkat çeken Pala, “1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmenin 2. Maddesine göre; ‘..ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle  veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirilmesi…  gibi eylemler soykırım suçunu oluşturmaktadır” hatırlatmasını yaptı.

‘KÜRT HALKI TÜM SUÇLARA MARUZ KALDI’

Açıklamasının devamında Pala, “Bu sözleşme hükümleri aynı zamanda soykırım suçunun faillerinin bir uluslararası ceza mahkemesinde yargılanmasını da öngörmüştür” tespitinde bulunarak şu ifadeleri kullandı:

Kimyasal silahların kullanılması daha 1925 yılında, Cenevre Antlaşmasıyla yasaklanmış, daha sonra bir dizi başka sözleşme ile kimyasal silahların kullanılması savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Öte yandan İnsani hukukun çerçevesini oluşturan dört Cenevre Sözleşmesinin ortak 3. Maddesi de; niteliği ne olursa olsun her türlü savaş ve çatışmada sivillerin ve sivil yerleşim birimlerinin askeri hedef olamayacağını düzenlemiştir. Kürt toplumu uluslararası hukukun en ağır suçlar olarak düzenlediği savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların tümüne maruz kalmıştır. 

‘HALEPÇE ULUSLARARASI TOPLUM İÇİN BİR UTANÇ SAYFASIDIR’

Uluslararası toplum, Kürt halkına karşı Halepçe’de işlenen soykırım suçuna karşı sessiz kalmış, kendi temel belgelerinden ve hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Hatta Saddam Rejimi, kimyasal silahları batılı ülkelerden  sağlamış ve BM Güvenlik Konseyi üyesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yapımı Mig-23 uçaklarından, kimyasal gazlarla ölüm yağdırmıştır. Halepçe aynı zamanda uluslararası toplum için de bir utanç sayfasıdır. Ne yazık ki, Halepçe Soykırımından sorumlu Devrik Irak Diktatörü Saddam Hüseyin ve “Kimyasal Ali” lakaplı Hasan Ali El Mecid El Tıkriti de, Halepçe Jenosidinden yargılanmamış ve cezalandırılmamıştır. Belirtmeliyiz ki değişen siyasal iktidarlara, sınır ve şartlara rağmen; kimyasal silahların üretimi, silah pazarları, savaşlar, katliamlar, insanlık suçları devam etmektedir. Nitekim bölgemizde yaşananlar Halepçe ve benzeri soykırımların halen yaşanabildiğini göstermektedir. İnsanlığın bir bütün halinde yeni Halepçeleri  yaşamaması için güçlü bir ses ve tavır ortaya koymaları gerekmektedir.

‘HÜKÜMETE VE TBMM’YE ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ’ 

Bu gün geç de olsa dünyada bazı ülkelerin parlamentoları (İsveç, Norveç ve İngiltere ) Halep’çe Soykırımını “Jenosit” olarak tanıma kararı almıştır. Halepçe Jenosidinin tanınması için, Dünyadaki diğer Parlamentolara ve özellikle de Türkiye’deki siyasi partilere, Hükümete ve Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) çağrıda bulunuyoruz.

BEYAZIT KATLİAMI DA KINANDI

Yine bundan 44 yıl önce, 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi önünde kontrgerilla ve sivil faşistler tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 7 öğrenci hayatını kaybetti, 41 öğrenci yaralandı. Yıllarca süren hukuk mücadelelerine rağmen dava dosyası kapatıldı.16 Mart Beyazıt katliamı da Türkiye’de işlenen onca cinayet gibi karanlıkta bırakıldı, faili meçhul oldu. 

Binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe katliamının 36.-Beyazıt Katliamının 46.-Gazi Katliamının 29. yıldönümünde bir kez daha Halepçe, Gazi ve Beyazıt özelinde insanlığa bu acıları yaşatanları kınıyoruz. Bütün insanlık tarafından lanetlenmesi gereken Halepçe Soykırımını, Beyazıt ve Gazi Katliamını unutmayacağız, Unutturmayacağız!”

Katılımcı Kurumlar:

KESK Van Şubeler Platformu Bileşenleri

DİSK Genel İş Van Şubesi

Van Şoförler ve Otomobilciler Odası

İHD Van Şubesi

KJA

MEBYA-DER

VAN ÇEVDER

STAR KADIN DERNEĞİ

ARYEN KÜLTÜR

ŞANO VAN

ÖHD Van Şubesi

ARSİSA

DİSKR Emekli Sen

TUHAY-DER

Van BAROSU

Van Hakkari Tabip Odası

Medya ve Hukuk Derneği

TMMOB Van İKK

Dem Parti İl ve İlçe Örgütleri

DBP İl ve İlçe Örgütleri

HDP İl ve İlçe Örgütleri

(HABER MERKEZİ)                                                   

Merîwan'da Alıkonulan Kolberlere İşkence İddiası Merîwan'da Alıkonulan Kolberlere İşkence İddiası